Gelecekte Hayvanlar Konuşursa…
Bilim adamları insan DNA’sında konuşma geni olarak bilinen FOXP2′yi farelere yerleştirerek iletişimlerindeki değişiklikleri tespit etmeyi başarmış. Gazetede okuduğum bu haberle birden hayal gücüm inanılmaz çalışmaya başladı. Bilim adamları bu inanılmaz araştırmayla hayvanları konuştrmayı başarırlarsa neler olur acaba ? Filmlerde hep ilenmiş bir konudur bu. Sadık dostlarımız ekranlarda gayet güzel koşuyorlar ve harika da oluyor. Çocukken hep hayvanların konuşabilmesini isterdim. Harika bir kedimiz vardı. Bence dünyanın en sevimli ve en akıllı kedisiydi. Tam 27 sene öncesini dünmüş gibi hatırlıyorum. Ben 5 yaşındayım abim 8, annem iki küçük çocuk ve ağır köy işlerinden yorulup pes ediyor ve İstanbul’a taşınmama kararından vazgeçiyor. Babam, iki abim ve ablam zaten İstanbuldalar. Bir ev tutmuş, düzen kurmuşlar. Tüm ısrarlara rağmen onlarla gitmeyen annem ise 2 yıl kadar inat edebilmiş ancak. Neyse bize de İstanbul yolu görününce seviçten havalara uçmuştuk abimle. Ama veda vakti gelince hislerim değişti.
İstanbul o kadar da güzel değil bi kere.
Hem ne diye kedimizi de götürmüyoruz anne ?
Biz olmadan n’apar burda?
Ardı ardına hep aynı sorular. Ama değişen bir şey olmadı. Otobüse kedi almıyorlarmış. Alsalar bile bu kadar uzun yolculuğa dayanamazmış. Hepimiz çok ağladık ayrılırken. Ama eminim kedimiz daha çok ağladı. Annem kediyi komşuya bıraktığında olup biteni hisseden hayvan tırnaklarını annemim elbiselerine geçirmiş bırakmak istemiyordu. Miyavlaması ve komşunun camına patisiyle vurması hala gözümün önüne gelir. İstanbul’a geldiğimizde annem bize kedi yavrusu aldı üzülmeyelim diye. Onu da sevdik ama bizim sırma kedimizin yerini asla dolduramadı. Onu hiç unutmadık. Hala konuşur ve hala özleriz. O zamanlar kedimizin konuştuğunu, anneme ‘beni de götürün n’olur?’ dediğini hayal ederdim. Çünkü bunu gözleriyle söylüyordu aslında. Bunu hissediyordum. Anneminde görmesi için sırma kedimin konuşması şarttı. Böylece annem de onun ne kadar özel bir kedi olduğunu anlayacak ve ne yapıp edip onun da bizimle gelmesini sağlayacaktı.
Anlayacağınız çocukluk hayalim belki de gelecekte gerçek olacak...
İstanbul o kadar da güzel değil bi kere.
Hem ne diye kedimizi de götürmüyoruz anne ?
Biz olmadan n’apar burda?
Ardı ardına hep aynı sorular. Ama değişen bir şey olmadı. Otobüse kedi almıyorlarmış. Alsalar bile bu kadar uzun yolculuğa dayanamazmış. Hepimiz çok ağladık ayrılırken. Ama eminim kedimiz daha çok ağladı. Annem kediyi komşuya bıraktığında olup biteni hisseden hayvan tırnaklarını annemim elbiselerine geçirmiş bırakmak istemiyordu. Miyavlaması ve komşunun camına patisiyle vurması hala gözümün önüne gelir. İstanbul’a geldiğimizde annem bize kedi yavrusu aldı üzülmeyelim diye. Onu da sevdik ama bizim sırma kedimizin yerini asla dolduramadı. Onu hiç unutmadık. Hala konuşur ve hala özleriz. O zamanlar kedimizin konuştuğunu, anneme ‘beni de götürün n’olur?’ dediğini hayal ederdim. Çünkü bunu gözleriyle söylüyordu aslında. Bunu hissediyordum. Anneminde görmesi için sırma kedimin konuşması şarttı. Böylece annem de onun ne kadar özel bir kedi olduğunu anlayacak ve ne yapıp edip onun da bizimle gelmesini sağlayacaktı.
Anlayacağınız çocukluk hayalim belki de gelecekte gerçek olacak...
Gelecekte Hayvanlar Konuşursa…
Reviewed by
Ömür Yılmaz
on
11:10
Rating:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder